Vehbi Kaya

Tarih: 22.11.2025 11:51

CHP, DEM-PKK KOL KOLA

Facebook Twitter Linked-in

Sevgili dostlar,
iyaset sahnemiz her geçen gün daha da renkleniyor. Hani lunaparklarda “Kendini bırak, dön baba dön!” diye hızlanan o gondollar vardır ya… İşte son yıllarda memleket olarak tam da öyle dönüyoruz. Bir aşağı bir yukarı, bir sağa bir sola… 

Ama ne yastık var ne emniyet kemeri. Siyasetçiler eğleniyor; millet ise mide bulantısından ne yapacağını şaşırmış durumda.

Neden mi bahsediyorum? 

Açılım saçılım hikayesinden.. 

Hatırlayalım…

2024 seçimleri yaklaşırken Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya mitinginde öyle bir söz söyledi ki, duyan sanır ki ertesi gün Antalya’daki su sayaçları Kandil’den canlı yayına bağlanacak:

“Muhittin Böcek kazanırsa su saatlerini PKK’lılar okuyacak!”

Bitti mi?
Bitmedi.

CHP, DEM’le kol kola…
PKK ile omuz omuza…
Kandil’le paslaşa paslaşa seçim kazanıyormuş efendim!

Hatta daha da ileri gidip:

“CHP Şer ittifakı kurdu!”
“Yetmez, dağdaki teröristler şehirlere dolacak!”
“Selahattin’i, katil Apo’yu bırakacaklar!”

diye yıllarca CHP’ye en ağır ithamlarda bulunanların bugün düştüğü durumu artık daha net görüyor, daha iyi anlıyoruz.

Seçim bitti.
CHP’li Muhittin Böcek kazandı.

Peki Antalya’da su sayaçlarını kim okudu dersiniz?

Tahmin ettiniz:
Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü (ASAT) memurları.

Yani yine aynı devlet görevlileri. PKK’dan kimse kapıya uğramadı. Su ısınmadı, saat bozulmadı, şehir de Türkiye’den kopmadı.

Ama siyaset durur mu?
Durmaz.

Aradan bir buçuk yıl geçti…

Bu kez sahneye MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çıktı. Açılım rüzgârlarının kokusu bir yerlerden gelmeye başladı önce. Sonra öyle cümleler kuruldu ki insan ister istemez “Hani biz terörle mücadele ediyorduk?” diye sağa sola bakındı.

Bahçeli buyurdu:

“Öcalan örgütün önderidir.”
“Gelsin Meclis’te konuşsun.”
“İmralı’ya heyet gitsin, sıcak bakıyorum.”
“Kimse gitmezse ben üç arkadaşımla giderim.”

E hani?
Hani dün “CHP DEM’le işbirliği yapıyor, PKK ile kol kola geziyor” diye memleketi ayağa kaldıranlar siz değil miydiniz?

Bugün ne oldu da DEM’i Meclis komisyonlarında kendinize yoldaş yaptınız?
İmralı kapısında sıra numarası alacak hale geldiniz?

Bu filmi daha önce izlemedik mi?
Açılım süreci…
Oslo görüşmeleri…
Habur rezaleti…

Demek ki yine aynı sahne kuruluyor.

Ve tam da bu noktada CHP’nin tavrı dikkat çekti.

CHP bu kez oyuna gelmedi.
“Apo ile görüşmem. Görüşürsem şehit ve gazi ailelerinin yüzüne bakamayız. Bu vebali taşıyamayız.” diyerek Atatürk’ün partisi olduğunu gösterdi.

Dün “terörle işbirliği yapıyor!” diye suçlanan parti, bugün İmralı yolundan geri dönen taraf oldu.

Demek ki siyasette günah keçisi olmak çok kolay;
kahraman olmak ise duruş meselesi.

Sevgili dostlar…

Ben bir vatandaş olarak da, bir gazi amcası olarak da, açılımın her türlüsüne karşıyım.
Terör örgütüyle masa, pazarlık, görüşme… Adına ne derseniz deyin, bu milletin mayasına ağır geliyor.


Peki bir de şu soruyu soralım…

40 bin insanın ölümünden, on binlerce şehidin kanından sorumlu olan, “katil Apo” diye tarif edilen bir caniyle yüz yüze görüşmeyi nasıl izah edeceksiniz?
Bunu Türk milletine kim, nasıl anlatacak?
Cumhur İttifakı bu çağrıyı hangi akılla, hangi siyasi hesapla meşrulaştıracak?

Ya bu çağrıyı CHP yapmış olsaydı?
Ya da İYİ Parti?

Ben söyleyeyim:
Sokağa çıkamazlardı.
Her gün manşet manşet hedef olurlardı.
Yetmezdi…
Partileri kapatılır, yöneticileri cezaevine atılırdı.

Ama bugün aynı çağrı, aynı fikir, aynı kapı “İmralı’ya heyet gönderelim” diyenlerden gelince… Birden hava değişiyor.
Kimse meydanlarda bağırmıyor.
Kimse “terörle kol kola” demiyor.
Kimse “ülke elden gidiyor” diye yaygara koparmıyor.

İşte siyasetin en ağır çelişkisi burada.

Ama şu ironiyi de görmezden gelemem:

Dün meydanlarda “CHP terörle işbirliği yapıyor!” diye naralar atanlar…
Bugün DEM ile yan yana oturup İmralı’ya gitmenin planlarını çiziyor.

Hadi CHP’ye söylediklerinizi açıklamalarını istediniz…
Peki bugün aynısını kendinize nasıl açıklayacaksınız?

Seçmen yarın sandığa geldiğinde ne diyeceksiniz?

“Dün öyleydi, bugün böyle… Siyaset bu kardeşim!” mi?
Yoksa:

“PKK ile selam bile verilmez ama heyet olarak İmralı’ya gitmekte sakınca yoktur.”
gibi yeni bir doktrin mi yazacaksınız?

Velhasıl kelam…

Siyasetçiler üç kez takla atabilir,
yere düştüğünde “Ben hiç dönmedim” diyebilir.
Ama millet ne gördüğünü unutmaz.

Türk Milletinin yüreğine su serpen   CHP'ye teşekkür ediyoırum. 
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —