Vehbi Kaya

Tarih: 11.11.2025 12:27

Gizli değil, açık sevdamsın...

Facebook Twitter Linked-in

Her 10 Kasım’da aynı sızı, aynı gurur… Türk’ün sevdası bitmez; çünkü o sevda, bir milletin var oluş destanıdır.

Dün, 10 Kasım’dı. Saatler 09.05’i gösterdiğinde yine aynı duygu sardı içimi. Tüylerim diken diken oldu, yüreğimde tarifsiz bir sızı... O an, Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca insanın kalbi aynı anda sustu.
Ayakkabı boyacısı, simitçi, çiftçi, öğrenci, işçi, memur… Herkes aynı saygıyla eğildi.
Bir millet, bir lideriyle aynı anda durdu.

O sessizlikte yalnızca hüzün yoktu; gurur da vardı.
Dedim ki kendi kendime:
“Türk’ün sevdası bitmez.”

Çünkü Türk’ün sevdası, yalnızca bir duygu değil; bir var oluş mücadelesidir.
Sevdi mi gönülden sever, korudu mu canını ortaya koyar.
Düşmanlıkta da dostlukta da ölçüsü derindir.

Bu milletin damarlarında akan kan, tarih boyunca imparatorluklar kurmuş, kağanlar yetiştirmiş bir soyun mirasıdır.
Tarihin tozlu sayfalarında nice destanlar anlatılır.
Bunlardan biri vardır ki, Türk’ün yeniden doğuşunu simgeler:
Ergenekon Destanı.

Türkler, büyük bir savaşın ardından yenilgiye uğrar ve bir dağın ardındaki dar bir vadiye sığınır.
Yıllarca orada yaşarlar; çelikten dağlarla çevrili, çıkışı olmayan bir yerde…
Ama bir gün, içlerinden bir demirci çıkar.
O demirci, ateşi yakar, demir dağı eritip milleti özgürlüğe kavuşturur.

Ergenekon’dan çıkış, Türk’ün esarete boyun eğmeyen ruhunun sembolüdür.
Her zorluktan sonra yeniden doğmanın, küllerinden yükselmenin hikâyesidir.

İşte bu yüzden; Türk’ün tarihi yalnızca geçmişte değil, her çağda yeniden yazılır.
Ve o tarihin en yüce sayfasında bir isim altın harflerle parlıyor:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Türk’ün son kağanı, son başbuğu…
Küllerinden yeniden doğan bir milletin mimarı…
Tıpkı Ergenekon’dan çıkan o demirci gibi, karanlığı delip özgürlüğe giden yolu gösterdi.

Aramızdan ayrılışının 87. yılında bile Atatürk hâlâ yaşıyor.
Her geçen yıl, onu daha da büyütüyor.
Çünkü Türk milleti, ne kadar unutturulmak istense de, Ata’sına sahip çıkmayı biliyor.

Atatürk, yalnız bir asker, yalnız bir devlet adamı değildi;
bir millet bilincinin mimarıydı.
Osmanlı’da padişahın kulu sayılan halkı, özgür bireyler hâline getirdi.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan ilk liderdi; çağının çok ötesinde bir vizyona sahipti.

Yok olmak üzere olan bir milleti diriltti, yedi düvele meydan okudu.
Toprağını işgalden, milletini esaretten kurtardı.
O, yalnız bir kurtarıcı değil; bir aydınlanma devriminin öncüsüydü.

Bugün hâlâ bu topraklarda özgürce yaşıyorsak,
onu saygı ve minnetle anmak boynumuzun borcudur.

Atatürk ölmedi; çünkü fikirleri, eserleri ve idealleri yaşamaya devam ediyor.

Velhasıl kelam…
O bir Türk milliyetçisiydi.
Ruhun şad olsun yüce Başbuğum...
Senin izinde yürüyen milyonlar var hâlâ.

Bitmeyen, gizli değil açık sevdamın adı sensin, Başbuğ Atatürk.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —