Vehbi Kaya

Tarih: 20.07.2025 11:42

MANAVGAT'TA BAKLAVA KUTUSUNDAN ÇIKAN KRİZ.

Facebook Twitter Linked-in

Manavgat Belediyesi'nde yapılan  rüşvet operasyonuyla başlayan  süreç; siyasetin, adaletin ve kamuoyunun ortak tartışma konusu haline geldi.

Soruşturma kapsamında Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara tutuklandı. İçişleri Bakanlığı da geçici tedbir kararıyla Kara’yı görevden uzaklaştırdı. Ardından CHP’nin adayı Mehmet Çiçek, Manavgat Belediyesi Başkan Vekilliğine seçildi.

Operasyonun dikkat çeken yönlerinden biri, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Engin Tüter’in makam odasında “baklava kutuları” içine gizlenmiş 110 bin Euro'nun bulunmasıydı. Tüter, daha sonra itirafçı oldu. Ancak bu aşamadan sonra olay, yalnızca adli değil, aynı zamanda siyasi bir tartışmaya dönüştü.

MİTİNG: SADECE BİR SAVUNMA DEĞİL, BİR MESAJDI

Gelişmeler üzerine CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya’da düzenlenen büyük mitingde kameraların karşısına geçti. Mitingin temel amacı, tutuklanan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e destek vermekti. Ancak Özel burada yaptığı konuşmada, yalnızca Böcek değil, aynı zamanda Manavgat Belediyesi’ne yönelik operasyonlarla ilgili çok çarpıcı iddialar da dile getirdi.

Özel, operasyonun “siyasi bir kumpas” olduğunu savundu ve şöyle dedi:

“Polis geliyor, ‘Aç kutuyu’ diyor, açıyor. O baklavacı var ya, bir ay önce polis onu almış; kaçak içkiden, şüpheli paketten, yüzde 99 uyuşturucuyla yakalamış. Sonra eğitmişler, oraya göndermişler. Baklava kutusunu bir aydır planlamışlar. Elimizde 32 saatlik görüntü var. Dakika dakika planlamışlar. Manavgat’ı AKP’ye geçirmeye çalıştılar.”

Bu açıklamalarla birlikte kamuoyunda soru daha da büyüdü: “Bu operasyon gerçekten bir yolsuzluk soruşturması mı, yoksa bir belediyeyi daha siyasi anlamda el değiştirme planının parçası mı?”

İHRAÇLAR VE İSTİFALAR

Açıklamaların ardından CHP Genel Merkezi, tutuklu Başkan Nefi Kara ile eski belediye başkanı Şükrü Sözen’i "kesin ihraç" talebiyle disiplin kuruluna sevk etti. Sözen ise bu sürecin ardından partisinden istifa etti. Yani operasyon, yalnızca adli değil, aynı zamanda partisel sonuçlar da doğurdu.

RÜŞVET Mİ, PLAN MI?

Şurası net: Eğer bir rüşvet varsa ki belgeler ve görüntüler ortada. Bunun üzerine kararlılıkla gidilmeli. Hiç kimse bunu savunamaz, örtbas edemez. Ancak kamuoyunun aklında hâlâ cevap bekleyen başka bir soru var: “Bu süreçte gerçekten adalet mi işletiliyor, yoksa bir siyasi mühendislik mi uygulanıyor?”

Nefi Kara kendini savunuyor: “Ben bu işin içinde değilim.” Suçlu mu değil mi, kararı mahkeme verecek. Ama yurttaş gözünden kaçmayan bir gerçek var: Seçim sonrası belediyelere peş peşe düzenlenen operasyonlar, artık toplumun önemli bir kesiminde siyasi hamleler olarak algılanıyor.

Bu algı doğru mu, değil mi? Tartışılır. Ama yargının bu kadar yoğun tartışma altında kalması, başlı başına bir problem.

YARGI, GÜVENLE AYAKTA KALIR

Adalet sadece karar vermekle değil, o kararlara güven duyulmasıyla güç kazanır. O yüzden bu süreçte yalnızca rüşvetin ortaya çıkarılması değil, aynı zamanda adaletin şeffaf ve tarafsız biçimde işlemesi de büyük önem taşıyor.

Bu bir temizlik mi, tasfiye mi, siyasi rövanş mı, yoksa tüm bunların iç içe geçtiği bir tablo mu? Bu sorunun yanıtını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Velhasıl kelam.

Adı şanı, şöhreti kim olursa olsun mahkeme karar verene kadar mahrumiyet karnesine sahiptir. Halkın doktoru Neyi Kara içinde bu ilke geçerlidir.

Ama şu da bir gerçek, "Türkiye’de artık her adım, her soruşturma ve her açıklama, sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir mesaj gibi algılanmaya başladı. Bu durum AKP açısından hiçte hayra alamet gibi görünmüyor..

Yanılıyor muyum?

 

 


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —