10382,90%-1,92
41,37% 0,10
48,55% -0,09
4859,83% 0,66
7841,30% 0,00
Türkiye tarihinde kara bir leke olarak yer eden 12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 45 yıl geçti. Ordu tarafından yönetime el konulan bu süreç, demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere büyük zarar verdi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren öncülüğünde gerçekleştirilen darbe, sabah saatlerinde TRT’den okunan bildiriyle kamuoyuna duyuruldu. Bildiride, “Yönetimin geçici olarak devralındığı” ifade edilirken, ülkede fiilen sıkıyönetim ve askeri rejim dönemi başladı.
Darbe sonrası ortaya çıkan tablo, ülkenin yakın tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir baskı dönemine işaret ediyor:
650 bin kişi gözaltına alındı
230 bin kişi hakkında dava açıldı
1 milyon 683 bin kişi fişlendi
50 kişi idam edildi
171 kişinin işkence sonucu hayatını kaybettiği belgelendi
Binlerce kişi fiziksel ve psikolojik işkenceye uğradı
Gazeteler kapatıldı, kitaplar yasaklandı, sendikalar dağıtıldı
Darbe sonrasında hazırlanan ve 1982 yılında halk oylamasıyla kabul edilen anayasa, askeri vesayeti kurumsallaştıran bir belge olarak tarihe geçti. Anayasa, yürürlükte olmasına rağmen, temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran birçok madde içerdiği için hâlâ yoğun eleştirilere konu oluyor.
Darbe döneminde sadece siyasetçiler değil; öğrenciler, öğretmenler, gazeteciler ve işçiler de ağır baskılara maruz kaldı. Fikirleri nedeniyle cezalandırılan binlerce insan, Türkiye’nin demokrasi yolculuğunda büyük bir travma yaşadı.
Uzmanlara göre, 12 Eylül’le yüzleşilmeden gerçek bir demokratikleşme sürecinin tamamlanması mümkün değil.