9668,36%1,33
38,81% 0,36
43,29% -0,25
3996,59% -0,90
6506,72% 0,56
Ülkedeki siyasi konjonktürü, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin önerileri, laiklik tartışmalarını ve diploma meselelerini görüşmek üzere muhalefette bulunan Eski KKTC Başbakan Yardımcısı ve yeni bir parti kurma hazırlıkları içerisinde olan Serdar Denktaş ve eski KKTC Meclis Başkanı ve Halkın Partisi’nin (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay ile görüştü. Bunun yanı sıra, KKTC’nin nüfus artışına ve bunun etkilerine ilişkin Oslo Uluslararası Barış Anlaşmaları Enstitüsü’nün (PRIO) Kıbrıs merkezli araştırmacısı Mete Hatayn değerlendirmelerde bulundu.
KKTC’nin eski Cumhurbaşkanı olan Rauf Denktaş’ın oğlu ve eski KKTC başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, Kıbrıs sorununa ilişkin önümüzdeki günlerde ''yeni bir sürecin başlatılmasına ilişkin çalışmaların'' olduğuna ve Türk tarafının ''3D'' olarak tanımlanan ''doğrudan uçuş, doğrudan ticaret ve doğrudan temas” taleplerine değinerek, ''Yeni Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Temsilcisi María Angela Holguín Cuéllar atandı buraya. Yeni bir süreç, başlatılmaya çalışılıyor. Ama 3D’ye yönelik en azından bir girişim olmazsa resmi görüşme olmaz deniliyor” dedi.
Denktaş, ''Geçen eylül ayından beri süreç başladı. Yani ABD’de üçlü gayri resmi toplantı itibariyle artık bu süreç başladı. Biz hala da ‘Şu olmazsa görüşmeyiz’ diyoruz ama işte BM Genel Sekreter Temsilci atandı. Demek ki bir yerlerde bir şeyler pişiriliyor, bizim bilgimiz yok. Kıbrıslı Türkler olarak bizim bilgimiz gerçekten yok ne olup bittiğinden. Ülkedeki kutuplaşma, federasyon ve iki devlet kutuplaşması, biraz geride kaldı gibi şu son zamanlarda'' diye konuştu.
''Federasyonu savunanlar bile iki kesimli federasyon teziyle bir yere varılamayacağının farkında''
KKTC'de çözüme yönelik ''federasyon ve iki devletli'' kutuplaşma olduğunu belirten Denktaş, ''Aslında federasyonu savunanlar bile iki toplumlu, iki kesimli federasyon teziyle bir yere varılamayacağının farkında” dedi. Dentaş, şunları söyledi:
''Yerine bir şey koyamadıkları için o retorik devam ediyor. İdeoloji temelli diyor ama olmayacağı belli. 50 yıl her şeyini tartıştık. İki toplumlu, iki kesimli federasyonun tartışacak herhangi bir konusu kalmadı. Uzlaşabildiğimiz hiçbir nokta yok. Rum tarafı bizimle herhangi bir şekilde güç paylaşımına gitmek istemiyor. Çok da suçlamıyorum kendilerini. Çünkü bütün dünya adamlara diyor ki, ‘Kıbrıs'ın tek temsilcisi sizsiniz, Kıbrıs'ın tek sahibi sizsiniz.’ Böyle bir durumda niye bizim de bir başkasıyla güç paylaşımına gitsin Rumlar? Esas suç BM’de. İki devlet politikası, benim de hedef olarak inandığım bir siyaset. Ama tuttuğumuz yol ve ortam son derece yanlış. İçi, altı her tarafı boş olduğu için bir türlü anlatamadığımız bir çözüm meselemiz var. Kendi insanımızı bile devletten uzaklaştıran bir ortamda yaşıyoruz şu anda. Kendi insanımız devletine inancını yitirdiği müddetçe biz dünyaya ayrı devlet olduğumuzu nasıl anlatacağız? Bu soru cevaplanmış değil.''
''Çözüm önerilerimi, bu hafta CHP’nin Dış İlişkiler Komisyonu’na anlatacağım. AK Parti'den ümidi kestim''
Çözüme varılabilecek iki aşamalı bir stratejik plan hazırladığını kaydeden Denktaş, ''Bunu kendi insanımıza açıklayamıyoruz çünkü önce bunu Ankara ile konuşmam lazım'' dedi ve şu ifadeleri kullandı:
''Onların da katacağı, çıkaracağı bir şey de olabilir çünkü Kıbrıs sorunu birlikte yürüttüğümüz bir meseledir. Ama maalesef AK Parti tarafına bunu anlatabilmem, aktarabilmem mümkün olmadı hiçbir şekilde. Dolayısıyla ayrıntılarına şimdi sizle de giremeyeceğim ama bu hafta Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP’nin Dış İlişkiler Komisyonu’na anlatacağım. Çünkü ümidi kestim AK Parti tarafından. Sevmeyebilirler beni ama bir düşünce varsa ortada oturun bir dinleyin. 'Neymiş bu akıllının söylediği' diye bir bakın. Öyle bir niyetleri yok.''
''Şimdi 'dindarız' diyoruz, 'Hayır daha dindar olacaksın' deniliyor"?
KKTC’de başörtüsüyle okula giden iki öğrencinin ardından, öğretmenler ve sendikalar, bununu tüzüğe aykırı olduğununu ileri sürerek, eylem yaptı. Tepkiler üzerine ''Başörtüsü Tüzüğü'' olarak bilinen düzenlemeyle kıyafet kurallarında değişiklik yapıldı. Bu gelişmeler ülkede laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle protestolara yol açtı.
Protestolara katılan Serdar Denktaş, ''Tepkiler Atatürk’e ve laikliğe sahip çıkma amacı taşıyordu. Türkiye'den 'biz uyuduk, siz uyumayın' uyarısı geldi. Bu toplum laik eğitimi savunur, kimsenin ibadetine karışmaz. Dini eğitim isteyenler seçmeli dersle almalı ama bu eğitim sistemi tek taraflı müdahaleyle şekillenmemeli'' dedi.
Denktaş, yeni tüzüğün liselerde başörtüsünü serbest bıraktığını, ortaokul öğrencilerinin ises aile izniyle takabilmelerini öngördüğünü hatırlattı. Ancak benzer hakların diğer inanç gruplarına tanınmadığını vurgulayan Denktaş, ''Katolik bir çocuk haçla okula gidebilir mi? Hayır" dedi.
''Geçmişte dayatılan 'daha Türk olacaksın' anlayışının şimdi 'dindariz' diyoruz 'daha dindar olacaksın' şeklinde tekrarlandığını'' dile getiren Denktaş, Ankara’nın etkisiyle hareket eden KKTC yönetiminin laiklik karşıtı politikaları desteklediğini vurguladı.
''İmamoğlu’nun diplomasının geçersiz olduğu hükmü bence yanlış''
Serdar Denktaş, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının iptal edilmesi ve KKTC üniversitelerinden Türkiye’ye yapılan yatay geçişlerle ilgili soruya şu yanıtı verdi:
''O dönemde KKTC’den Türkiye ve bazı yabancı üniversitelere yatay geçiş yasaldı. İmamoğlu’nun da Girne Amerikan Üniversitesi’nden geçişi o zamanın şartlarında doğaldı. Bin 500 benzer vaka arasında 28’ini sorunlu bulmuşlar, bu zorlama bir durum gibi görünüyor. İstanbul Üniversitesi özelinde başka bir durum varsa bilemem, ancak diplomasının geçersiz sayılması yanlış olur.''
''Türkiye, 'Ben federasyon görüşmem' derken, 'Ben federasyon görüşeceğim' derseniz paradoks yaşanacak''
HP Genel Başkanı Kudret Özersay, federasyon tartışmaları ve yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında konuştu. Ana muhalefetin federasyon çizgisini sürdürdüğünü belirten Özersay, Türkiye’nin bu yaklaşımı artık reddettiğini vurguladı ve "Türkiye, 'Ben federasyon görüşmem' derken, 'Ben federasyon görüşeceğim' derseniz paradoks yaşanacak" dedi. Özersay, federasyon isteyen bir Cumhurbaşkanı'nın ya Türkiye ile çatışacağını ya da geri adım atacağını söyledi.
Özersay, Kıbrıs Türk seçmeninin pragmatik olduğunu, Türkiye ile uyumlu bir Cumhurbaşkanı ve hükümetten yana tavır aldığını, Türkiye’nin mali ve dış politika desteği olmadan KKTC’nin hareket edemeyeceğini belirtti.
''İki devletli çözümü Rumların asla kabul etmeyeceğini'' belirten Özersay, üçüncü bir yol olarak ABD’nin İbrahim Anlaşmaları’nda uyguladığı politikanın uygulanabileceğini belirterek, ''Rumların da dahil edilebileceği, Türkiye’nin de içene girebileceği şeyler var. Rumlar, Türkiye’nin dahil olabileceği alanlara ilgi duyuyor. Kendi kamuoyunda Türkiye ile görüşebilirim demeyi önemsiyor. Rumlar, Türkiye ile pazarlık yapmaya istekli. Bu yüzden ‘Çözüm için çözümden önce iş birliği’ diyerek sadece Yunanistan-Türkiye veya KKTC-GKRY arasında değil; bölgesel tüm aktörler arasında bu iş birliğinin sağlanması gerekli, özellikle deniz yolları, limanlar, havaalanları gibi yerlerde. İki kavram arasında sıkışıp kaldık ve bir çözüm elde edemedi'' dedi.
İmamoğlu’nun diplomasının iptaline yönelik değerlendirmelerde de bulunan Kudret Özersay, ''Bir kere biz Türkiye'deki bu tür tartışmalara her zaman mesafeli durduk. Çünkü bizim bir tezimiz var. 'Biz de yaşanan gelişmelerle ilgili Türkiye'deki siyasi parti başkanlığı ve yetkililerinin dahil olması, müdahale etmesi ve yorum yapmasını eleştiriyoruz, karışmayın' diyoruz" dedi. Özersay, bu tartışmanın sadece diplomaya değil, süregelen siyasi mücadelenin bir aşamasına işaret ettiğini vurguladı.
''Asıl endişe nüfus artışından çok yeni gelenlerin siyasi iradeye etkisi''
Oslo Uluslararası Barış Anlaşmaları Enstitüsü (PRIO) Kıbrıs Merkezi’nden araştırmacı Mete Hatay, KKTC’de nüfusun özellikle son 10 yılda üniversite, turizm ve inşaat sektörleriyle iki kat arttığını, şu anda Ada'da yaklaşık 600 bin kişinin yaşadığını, 'kök Kıbrıslıların'' oranının yüzde 27–28 civarında olduğunu söyledi. Öğrenciler, turizm işçileri ve özellikle Asya ülkelerinden gelen inşaat sektöründeki iş gücünün bu artışta büyük rol oynadığını vurgulayan Mete Hatay, "Esasen insanların şikâyeti irademize ne kadar müdahale ediyor bu nüfus" dedi. KKTC'deki asıl endişenin nüfus artışından çok, yeni gelenlerin siyasi iradeye etkisi olduğunu belirten Hatay, vatandaşlık verilerek oy kullanmalarının toplumsal kaygıya yol açtığını ifade etti.
''Çözüm sürecinde ise son sözü Kıbrıslı Rumların söyleyeceğini, bu durumun Kıbrıslı Türkleri daha korumasız bıraktığını'' ileri süren Mete Hatay, ''mevcut hükümetin liyakatsiz olduğunu ve dış destekle ayakta durduğunu'' iddia etti.
KAYNAK: ANKA