9667,34%2,95
38,76% 0,00
43,22% -0,97
4019,47% -2,98
6522,34% -2,92
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "İmralı’daki cani başının yol göstericiliğinde inşa edilmiş bir sürecin başarıya ulaşması mümkün değildir. Bunu 2013 yılında yaşadık şimdi de akıbet gösteriyor ki yeniden yaşamaya mecbur ve mahkûm edileceğiz. Muhatabı olduğumuz örgüt sıradan bir örgüt değildir, emperyalizmin maşası bir örgüttür. Dışarıdan yönetilmektedir. Türk kardeşliğine sekte vurmak üzere düzenlenmiş, sekte vurmak üzere yaşama geçirilmiş bir örgüt yapısıyla karşı karşıyayız. Bu, kardeşliğimizi hedef alıyor. Kardeşliğimizi hedef alan örgütlerin karşısında da topyekûn bir bakış açısıyla hareket etmek mecburiyetimiz vardır" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Şanlıurfa’da bir dizi ziyaretin ardından partisinin Şanlıurfa Genişletilmiş İl Divan toplantısına katıldı. Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Konferans Salonu’nda yapılan toplantıya partililer yoğun katılımı gösterdiği için yüzlerce kişi salon dışında kaldı.
Dervişoğlu, toplantı salonuna geçmeden önce dışarıdaki partililere seslendi.
Dervişoğlu, “Bu güzel günde sizlerle olmanın huzuru ve bahtiyarlığı içerisindeyim. Bugün Anneler Günü. Meydanı dolduran annelerimizin bu güzel gününü tebrik ediyorum. Başta şehit aileleri olmak üzere, tarihi değiştiren annelerin karşılarında saygıyla, minnetle, şükranla eğiliyorum. Bugün bana bambaşka duygular yaşattınız. Bu büyük ülkenin kardeşliğinin Şanlıurfa’dan seslendirilmesine katkı sağladınız. Yaşasın kardeşlik, yaşasın Türk milletinin birliği ve bütünlüğü. Kim ne yaparsa yapsın bu insanları birbirinden ayıramayacak, birbirine düşman kılamayacaktır” dedi.
Daha sonra toplantı salonuna geçen İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, burada yaptığı konuşmada da Türkiye’nin eğtimden sağlığa, tarımdan hukuka her alanda sorunlar yaşadığını belirtti. Eğitimde, sağlıkta ve tarımda acil olarak birer ordu kurulması gerektiği söyleyen Dervişoğlu, iktidarı eleştirerek, şunları kaydettti:
"Bunlar hukukun, adaletin, insan haklarının, insanın üzerine yüklenmiş sorumlulukların getirdiği siyasi bir anlayışın temsilcisi değiller. Bunlar yarattığı fukaralığı yönetmekle millete kapıkulu muamelesi yapmak üzere iş başında bulunuyorlar. Fakirliği yöneterek kendilerine yol haritası tanzim edenler o yol haritasını gerçekleştirebilmek ve hedeflerini meşrulaştırmak adına da bir korku imparatorluğu yaratma çabası içerisine giriyorlar. Bakın dünyanın herhangi bir medeni ülkesinde ‘Seni mahkemelerde süründürürüm’ diye bir laf duydunuz mu? Hukukun olduğu yerde, adaletin olduğu yerde böyle bir atasözü teşekkül eder mi ya da böyle bir deyim kullanılabilir mi? Ama siyasi rakiplerini mahkemelerinde süründürmeyi gelenek haline getirilmiş bir iktidar ve Cumhurbaşkanı şayet iş başındaysa; vatandaşın yarısı birbiriyle neredeyse tamamında bu devlette mahkemelik hale gelir. İşte bu haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik bataklığında da her türlü kötülük neşet eder.
"Türkiye'nin peşinde koşması gereken şey huzur kardeşlik ve zenginliktir"
Türkiye'nin peşinde koşması gereken şey huzur kardeşlik ve zenginliktir. Bu ülke geçmiş dönemlerde bunu gerçekleştirmiştir. Bugün bunun şayet imkansızlığı üzerinden fikir beyan ediyor ve görüşlerimizi serzediyorsak bunun bir tek sorumlusu vardır, o da bugün Türkiye'nin yönetimi diye tanımladığımız ve her geçen gün tek adamlığa evrildiğine şahit olduğumuzu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Demokrasinin olmadığı yerde hukuk olmaz, hukukun olmadığı yerde adalet olmaz, sosyal barış olmaz, zenginlik olmaz. İsteseniz de olmaz, olamaz sevgili Urfalılar. Bir siyasi proje olarak, Türkiye'nin başına tebelleş edilmiş ve her geçen gün tek adamlığa evrilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden kurtulmak ve parlamenter demokratik sistemi geçiş sürecimizi yaşama geçirmek yolunda büyük bir adım atmaya ihtiyacı vardır. Aksi takdirde Türkiye, bir siyasi proje olarak iş başında gelmiş bu anlayışın yarattığı bataklıkta boğulacaktır. Bu geçişi gerçekleştirmek tarihi bir sorumluluğumuzdur.
"PKK denen terör örgütünü Türk milletinin kardeşliğine musallat eden batı emperyalizmidir"
Türkiye'de bir şey var, biz; huzur, kardeşlik, zenginlik, demokrasi deyince Türkiye'yi yönetenler de bir ‘Terörsüz Türkiye’ telaşına kapıldılar. Başka yerlere söylediğimi Urfa'da söylemeden edemem: Terörüz Türkiye’yi kim istemez? Terörsüz Türkiye’yi ancak terörü isteyenler istemez. Terörü isteyip, terörden beslenenler istemez. Terörsüz Türkiye’nin inşa edilebilmesi için de doğru bir yol haritasının tanzim edilmesi gerekmektedir. Bu örgütü yönetenler ne İmralı’daki cani başıdır ne Kandil’deki eşkıyadır. PKK denen terör örgütünü Türk milletinin kardeşliğine musallat eden batı emperyalizmidir. Onun izlerini de zaten hem Irak’ın kuzeyinde hem de Suriye’nin kuzeyinde görüyoruz.
"Terörist ile pazarlık edilerek terörsüz Türkiye yaratmak asla ve kata mümkün değildir"
Gençliğimde de çocukluğumda da hiç kimsenin etnik kökenini, mezhebini hiç düşünmedim; ama 23 yıldan beri Türkiye’yi yönetenler, her kürsüye çıktıklarında 36 etnik kökenden bahsedip, Türkiye’nin bölünme stratejisine, projesine ve onun değirmenine su taşıyanlarla birlikte hareket edince işte o zaman farklı farklı görüşler, farklı farklı bakış açıları da tartışmasız olarak gelişiyor. Barış içinde, huzur içinde, kardeşlik içinde bir Türkiye mümkündür ama terörist ile pazarlık edilerek terörsüz Türkiye yaratmak asla ve kata mümkün değildir.
"Muhatabı olduğumuz örgüt sıradan bir örgüt değildir, emperyalizmin maşası bir örgüttür"
İmralı’daki cani başının yol göstericiliğinde inşa edilmiş bir sürecin başarıya ulaşması mümkün değildir. Bunu 2013 yılında yaşadık şimdi de akıbet gösteriyor ki yeniden yaşamaya mecbur ve mahkûm edileceğiz. Muhatabı olduğumuz örgüt sıradan bir örgüt değildir, emperyalizmin maşası bir örgüttür. Dışarıdan yönetilmektedir. Türk kardeşliğine sekte vurmak üzere düzenlenmiş, sekte vurmak üzere yaşama geçirilmiş bir örgüt yapısıyla karşı karşıyayız. Bu, kardeşliğimizi hedef alıyor. Kardeşliğimizi hedef alan örgütlerin karşısında da topyekûn bir bakış açısıyla hareket etmek mecburiyetimiz vardır. Bu mecburiyetin icaplarını yerine getirmek de hepimizin ortak görevidir. Devlet ile millet barışmalıdır. Siyasetteki kutuplaşmaya son verilmelidir. 'Bu şudur, öbürü bucudur' tartışması artık kapatılmalıdır. Türk ile Kürt kardeştir, onlara düşmanlık eden de kalleş oğlu kalleştir. Türk milletinin birliğe ihtiyacı vardır. Birleşmesi icap eden milletin bizatihi kendisidir. Türk milleti sağcısıyla solcusuyla birleşmelidir. Türk milleti Türkmen'iyle Kürt’üyle birleşmelidir. Türk milleti Alevi'siyle Sünni’siyle birleşmelidir ki müreffeh bir gelecekle kucaklaşsın."