9668,36%1,33
38,81% 0,36
43,29% -0,25
3996,59% -0,90
6506,72% 0,56
Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel'de meydana gelen ve 78 kişinin yaşamın yitirdiği yangına ilişkin Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri ile birlikte Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve İtfaiye eri İrfan Acar hakkında "olası kastla insan öldürme" suçlamasıyla iddianame düzenlendi. İddianamede diğer şüphelilere ise "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçlaması yöneltildi.
"78 can göz göre göre ölüme terk edildi"
Grand Kartal Otel yangınında hayatını kaybedenlerin yakınları tarafından yapılan yazılı açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Grand Kartal Otel’de 78 insanımızı kaybettik. Onlarca kişi yaralandı. Bu bir 'kaza' değildi. Bu, göz göre göre gelen, bile bile yaşanan bir felaketti. Kamuoyuyla paylaşılan iddianame, tüm sorumlular yönünden olmasa da bir kısım sorumlular yönünden, ilk günden bu yana haykırdığımız gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Bu yangın, insan hayatını önemsemeyerek alınmayan önlemlerin, yok sayılan uyarıların, görmezden gelinen risklerin sonucuydu. Ve bu sorumsuzluklar zinciri, artık sadece birer vicdan yarası değil, ceza hukuku kapsamında ciddi suçlamalara dönüşmüş durumda.
Bilirkişi raporlarında açıkça ortaya konuldu. Otelde yangın alarmı yoktu. Duman dedektörü yoktu. Acil uyarı sistemleri yoktu. Yangın çıkışları çalışmıyordu. Olay anında müdahale edecek tek bir ehil kişi bile yoktu. 78 can, kelimenin tam anlamıyla göz göre göre ölüme, kendi çabalarıyla sağ kurtulabilenler de kaderlerine terk edildi.
"'Olası kastla öldürme' suçlamasından iddianame düzenlenmiş olması adalet adına atılmış önemli bir adımdır"
Gelinen aşamada otelin sahipleri ve sıralı yöneticileri ile işletmeyi bu şartlarda çalıştırmaya devam edenler hakkında 'olası kastla öldürme' suçlamasıyla iddianame düzenlenmiş olması, adalet adına atılmış önemli bir adım olmakla birlikte, henüz tüm sorumluları kapsar durumda olmayan bu adımın bir ilk basamak olduğu inancıyla diğer sorumlular yönünden de suçlarıyla paralel iddianamelerin düzenlenmesini bekliyoruz. Bu iddianamede kasten adam öldürme, kasten yaralama ve atılı diğer suçlarla cezalandırılması talep olunan kişiler, bu yangının çıkabileceğini bilmelerine rağmen, 'bir şey olmaz' mantığıyla hareket ederek ve gereken hiçbir önlemi almamayı tercih ederek onlarca ailenin hayatını cehenneme çevirmiş kişilerdir.
İddianamede yalnızca özel şahıslar değil, bu faciaya sistematik şekilde göz yuman kamu görevlilerinin bir kısmı da yer alıyor. Denetim görevini yerine getirmeyen, eksiklikleri tespit ettiği halde işlem yapmayan, hatta bazı denetim kayıtlarını iptal eden belediye ve itfaiye yetkilileri hakkında da aynı suçlamalar yöneltilmiştir. Bu durum, yıllardır görmezden gelinen kurumsal ihmal zincirinin yargı önüne taşınması açısından önemli bir gelişme olmakla birlikte, sorumluluğu bulunan tüm kamu görevlilerinin, suçları ile orantılı olacak şekilde cezalandırma istemiyle yargılanması gerekmektedir. Yine otelin teknik personelinden bağımsız denetim şirketlerine kadar birçok kişi hakkında 'bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya sebebiyet verme' suçundan dava açılmış olması, bu yangının sadece bireysel ihmallerle değil, çok katmanlı bir sorumsuzluk ağıyla örüldüğünü göstermektedir.
"Bazı delillerin karartılmaya çalışıldığı yönündeki ciddi endişelerimiz sürmektedir"
Savcılığın, olayı sadece 'ihmal' değil, kasten kayıtsızlık olarak değerlendirmesi, adaletin yerini bulması açısından umut verici olsa da sürecin henüz başında olduğumuzu hatırlatmak isteriz. Bazı ifadelerin iddianamede yer almaması ve bazı delillerin karartılmaya çalışıldığı yönündeki ciddi endişelerimiz sürmektedir. Bu nedenle yargılama sürecinin titizlikle yürütülmesini, eksiksiz bir hesaplaşmanın sağlanmasını talep ediyoruz. Ayrıca, henüz soruşturulmamış bakanlık yetkililerinin de sorumluluğu bulunduğuna inanıyor ve bu sorumluluğun üstünün örtülmemesi için süreci sonuna kadar takip edeceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.
Bu dava bir intikam davası değildir. Bu dava, kaybettiklerimizi geri getirmeyecek, o geceyi yaşadıktan sonra hayatta kalmaya çalışanlar için hayatı 21 Ocak 2025 günü öncesine döndüremeyecek olsa da adaleti sağlamak ve geleceği güvence altına almak için hep birlikte, dayanışarak yürütülmesi gereken bir davadır. Bugün yargı önünde hesap sorulamazsa, yarın başka otellerde, başka binalarda, başka canlar yine aynı umursamazlığın kurbanı olacaktır. Bu dava yalnızca bizim değil, Türkiye’de güvenli yaşam hakkını savunan herkesin davasıdır. Her birimizin çocukları, aileleri, sevdikleri için verilen bir mücadeledir. Bu dava gelecekte yaşanabilecek faciaların önüne geçebilme umududur.
"Bu dava hepimizin"
Unutulmamalıdır ki, 78 can yalnızca yangında değil; ihmallerde, ihmalleri koruyan sistemde, göz yuman denetimlerde kaybedildi ve o gece sağ kalan diğer mağdurlar da yaşamları boyunca atlatamayacakları derin bir travma ve sağlık sorunlarına mahkum edildiler. O nedenle, bu sistemin her halkası yargılanıp cezalandırılmadan, gerçek adalet sağlanmış sayılmayacaktır.
Bugün bu ülkenin adalet terazisi ağır bir sınavdan geçiyor. Beklentimiz, bu terazinin şaşmadan işlemesi ve sorumluluğu olan herkesin, makamı ne olursa olsun, hesap vermesidir. Gerçek adalet yerini bulduğunda, sadece geçmişle yüzleşmiş olmayacağız; çocuklarımız için daha güvenli bir gelecek kurma yolunda ilk adımı da atmış olacağız. Unutmayın, bu dava hepimizin.
Henüz duruşma tarihi netleşmemiş olmakla birlikte, mahkeme tarafından duruşma günü belirlendiğinde kamuoyuyla paylaşacağız. O gün, sadece kayıplarımızın ve mağdurlarımızın değil, hepimizin adalet talebini görünür kılmak için herkesi duruşma salonunun önünde, yanımızda olmaya bekliyoruz. 78 can ve tüm Grand Kartal Otel mağdurları için, adalet için, bir daha aynı acılar yaşanmasın diye dayanışmaya ve desteğe çağırıyoruz."