10656,46%0,86
42,33% 0,21
49,15% 0,06
5557,24% 0,12
9200,25% -0,18
Gazetecilikte derinlemesine araştırmaları ve cesur kalemleriyle tanınan Murat Ağırel ve Timur Soykan, “Türkiye Nereye Gidiyor?” başlıklı oturumda basın özgürlüğü, sansür ve halkın haber alma hakkı üzerine ilgi çeken bir söyleşi gerçekleştirdi. Gazeteci Timur Soykan konuşmasında, gazeteciliğin bir tutku değil, aslında bir hakikat tutkusu olduğunu vurguladı. “Gazeteciler hakikatin peşinde mücadele verir. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki bir yalan algı canavarıyla karşı karşıyayız. Medyayı sansürlemek için bir aygıt çalışıyor,” sözleriyle medyaya yönelik baskılara dikkat çekti. Gazeteciliğin kamu yararına, halk için yapılan bir meslek olduğunu ifade etti.
GAZETECİLİK ONURLU BİR MESLEK
Murat Ağırel ise gazeteciliğin onurla yapılması gereken bir meslek olduğunu belirtti. “Kalemini namus bilenlerin, ne yazık ki namuslarını pazara çıkardıkları bir dönemden geçiyoruz” diyen Ağırel, mesleğin etik sorumluluğunu hatırlattı. Usta gazeteci Uğur Dündar’ın da salonda bulunduğunu belirterek, “Büyük üstadımız bizim yolumuzu aydınlatan Uğur Dündar’ın karşısında böyle bir şey konuşmak mümkün değil” dedi. Gazetecilik yaparken karşılaştığı engelleri dinleyicilerle paylaştı.
KOCAGÖZ’DEN TEŞEKKÜR
Söyleşinin sonunda söz alan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, gazetecilere katılımlarından dolayı teşekkür ederek, “Şeref verdiniz” dedi. Nazım Hikmet’in “Akın var akın, güneşe akın, güneşi zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın” dizeleriyle konuşmasına devam eden Kocagöz, “Ben bugün burada bunu gördüm,” ifadelerini kullandı. Cezaevi sürecine de değinen Başkan Kocagöz, “Her şey çok güzel olacak. Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Tek dileğim; özgür ve bağımsız bir basının, özgür gazetecilerin, suçsuz yere içeride tutulan gençlerimizin ve başkanlarımızın özgürlüğüne kavuşmasıdır” dedi.
Etkinlik sonunda Başkan Kocagöz, iki gazeteciye Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün portresini hediye etti. Söyleşiyi duayen gazeteci Uğur Dündar da ilgiyle takip etti. Program, Murat Ağırel ve Timur Soykan’ın okurlarıyla buluşarak kitaplarını imzalamasıyla sona erdi.
