10121,5%-1,02
40,19% 0,00
46,78% -0,05
4322,66% -0,21
6880,30% 0,00
Pudra.com’daki haberde, Çocuk Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan şu bilgileri veriyor:
Su çiçeğine karşı korunmanın en önemli yolu su çiçeği aşısı olmaktır. Çok özel durumlarda, çok özel bazı hastalık tablolarında veya yeni doğan döneminde aktif su çiçeği enfeksiyonu geçiren bebekler varsa varisellazoster immünglobulini denilen özel bir serum kullanılabilir ama primer bakıldığı zaman, temelde su çiçeğinden korunmanın tek yolu aşıdır.
Su çiçeği aşısı canlı attenüe bir virüs aşısıdır. Daha önce rutin olarak yapılmamasına rağmen hali hazırda yaygın olarak kullanılan ve etkinliği, koruyuculuk derecesi çok yüksek olan bir aşıdır. Yapılan değişik çalışmalarda 1 ila 14 yaş arası çocuklarda aşıdan sonraki bir yıl içinde aşı etkinliği yüzde 100 olarak bulunmuştur. Ev içi su çiçeği temaslarından sonra aşının su çiçeğinden korumadaki etkinliği yüzde 75 oranındadır.
Hastalığın süresi kısalır
Ağır klinikle seyreden su çiçeği enfeksiyonları gözönüne alındığında aşının etkinliği yüzde 95’e kadar çıkmaktadır.
Aşılanan çocuklar nadiren su çiçeği geçirebilirler ancak bu durumlarda da çocuğun su çiçeği geçiren başka bir çocukla çok yakın temasta bulunmuş olması gerekmektedir. Aşılı çocuk hastalığı çok düşük oranda geçirme riski taşısa bile bu hastalık çok daha hafif olarak geçmektedir ve döküntü sayısı çok az olmaktadır (15-32 döküntü).
Aşılı çocukta su çiçeği görülürse, hastalığı geçirme süreci belirgin olarak kısadır.
Su çiçeği aşısı diğer aşılarla aynı anda rahatlıkla uygulanabilir. Ancak farklı enjektörlerde farklı bölgelerden uygulanmalıdır. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşısı gibi diğer canlı virüs aşıları ile aynı anda uygulanamayacaksa en az 1 ay ara vermek gerekir. Aşının yan etkisi hemen hemen hiç yoktur. Aşılanan çocukların yüzde 7’sinde, ergenlik çağındaki çocukların yüzde 8’inde aşıdan sonraki 1 ay içinde birkaç tane çok hafif döküntü görülebilir; bu sayı genelde 2 ila 5 arasındadır ve herhangi bir sistemik belirti ortaya çıkarmaz ve bu döküntülerin görüldüğü çocukların hastalık bulaştırma riski de yok gibidir.
En uygun ne zamandır?
Ağır ve orta derecede hastalığı olan çocuklarda ve yetişkinlerde, aşının o dönem geçtikten sonra uygulanması önerilmektedir. Su çiçeği aşısı yapıldıktan sonraki 6 hafta içinde çocuklarda kesinlikle salisilat içeren aspirin gibi ilaçların kullanılmaması gerekir. Bir yaşını dolduran çocuklarda aşı güvenle yapılabilir. Kreşe, yuvaya giden veya okul çağında olan çocuklarda aşının yapılması ile birlikte belirgin bir şekilde hastalığın önüne geçilmektedir. Yan etkisi olmayan bir aşı olması ve koruyuculuk derecesinin yüksek olması nedeniyle bu aşıyı önermek-
teyiz. Su çiçeğinin bulaştırıcılık döneminin uzun olduğu unutmayın.
Çocuğa ceza vermek ne kadar doğru?
Çocuklara sınır koyma konusunda birçok farklı görüş var. Fakat bu görüşlerin ortak yanı, fiziksel şiddetin disipline etme konusunda artık kabul edilmediğidir. Vurmak, saygı duyulmasını sağlamaz ve çocuğun kendine olan güvenini zedeler. Fiziksel şiddet uygulanan çocuklarda, öfke birikir ve bu öfke çocuğun ilerleyen yaşantısında ortaya çıkar. Bu nedenle, disipline, ceza değil bir öğretme süreci olarak bakılmalıdır. Bu süreç, çocuğun kuralları içselleştirmesine yardımcı olur.
Çocuk, bir kuralı bozduğunda davranışının onaylanmadığını bilmeli.
Yorumlar ona karşı değil davranışına karşı olmalı.
Limitler ve beklentiler, bakım ve yakınlık ile bir arada olmalı.
Çocuğun yaşına uygun beklentilerde bulunulmalı.
Özdisiplini sağlama ve sorumluluğun çocukta olması hedeflenmeli.
Ebeveynler kendi duygularını dile getirmeli, kavganın ateşiyle ani kararlar belirlenmemeli.
Bir süre tartışılan konudan uzaklaşılmalı. (Örneğin; “Bu konuda daha sonra konuşacağız” veya “Seni bu konuda haberdar edeceğim.”)
Ebeveynler, duyguları ve gerginliği, azaltmak için ‘mola’ kullanmalı.
Emir, suçlama, tercih yapmak zorunda bırakma, eleştirme, uyarma ve yargılama kullanılmamalı.
İngiltere’deki Great Ormond Street Hospital’da yaklaşık 20 yıldır müzik terapisi uygulayan Dr. Nick Pickett ve ekibi, ninniler üzerine bir araştırma yaptı. Sonuçları Psychology of Music dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, ninnileri duyan bebeklerin ve yürüme çağındaki çocukların, kalp ritmi yavaşlıyor ve ağrıları azalıyor. Pickett, yüzyıllardır ebeveynlerin içgüdüsel olarak bebeklerini rahatlatmak için ninniler söylediğini ancak ninnilerin sağlığa faydalarının bilimsel olarak kanıtlanmasının heyecan verici olduğunu belirtti. Pickett, hastanedeki 37 kalp hastası bebeğe ninni söyledi ve onların kalp ritmini inceledi. Bazılarının yanında sessizce oturuldu. Sadece ninnilerin kalp ritmini yavaşlattığı ve ağrıları azalttığı görüldü.