Nevşehir yöremize ait o meşhur ağıt “Cemal’ım”ı bilirsiniz…
Hani,
“Beni öldürmeye karar vermişler”
dizesi vardır ya…
İşte o söz bugünlerde Antalya’da yeniden anlam kazanıyor.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, oğlunun karıştığı iddia edilen bazı olaylar nedeniyle tutuklu. Zaten pandemi döneminde ağır sağlık sorunları yaşamış, uzun süre hayatta kalma mücadelesi vermişti. Daha yeni toparlanmaya çalışırken bu kez cezaevi şartlarının ağırlığı altında sağlığı yeniden bozuldu.
Kolay mı?
Cezaevi şartı her sağlıklı insan için bile zor.
Bir de üzerine pandemi sonrası akciğer hasarı, ilerleyen yaş, her gün kullanılan 20’ye yakın ilaç ve kronik rahatsızlıklar eklenince…
Allah yardımcısı olsun.
Muhittin Böcek suçludur veya değildir… Buna elbette yüce Türk adaleti karar verecek. Ancak ortadaki tablo çok net:
Adam ciddi anlamda sağlık sorunu yaşıyor.
İddianame hazırlığının sonuna gelindiği söyleniyor. Kaçma şüphesi deseniz yok: Görevi, adresi, hayatı belli. Cezaevinde tutularak sağlığı daha ne kadar zorlanacak?
“Kaçmayacak adamı neden içeride tutuyorsunuz?” diye soran sadece ben değilim; sokaktaki vatandaş bile aynı şeyi düşünüyor.
Bugün sabaha karşı yeniden rahatsızlandı, acilen hastaneye kaldırıldı. Cezaevi koşullarında bir gün iyi bir gün kötü…
İşin açıkçası, bu gidişat ciddi bir hayati tehlike barındırıyor.
Ve sokakta artık şu cümle sık sık duyuluyor:
“Adamı öldürecekler!”
Ev hapsi olur, sağlık gözetimli tutuksuz yargılama olur, adli kontrol olur…
Hukukun içinde yüzlerce çözüm var.
Kimse “ayaklarına pranga mı vurulacak” diye meseleyi büyütmesin; devlet isterse her tedbiri alır.
Ama unutmayalım:
Yarın çok geç olabilir.
İnsan hayatı siyaset üstüdür. Cezaevinde bir insanın canıyla sınanmasını kimse görmek istemez.
Sonra herkes “valla biz de istemezdik, keşke olmasaydı” der ama iş işten geçmiş olur.
Bugün yapılacak olan bellidir:
Bu adamın sağlığını korumak.
Gerisi zaten yargının işi.
