Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde devam eden operasyonlar, şehri uzun süredir meşgul ediyor. Başkan Muhittin Böcek’in önce gözaltına alınması, ardından tutuklanıp Döşemealtı L Tipi Cezaevi’ne konulmasıyla süreç daha da büyüdü.
Bu gelişmeler sonrası sosyal medya trolleri boş durmadı; aile içi bazı sorunları yolsuzluk gibi göstererek büyük bir algı operasyonu yaptılar. Sadece algı yaratmakla kalmadılar, aynı zamanda Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni hedef gösterdiler. Her gün operasyon yapılacakmış gibi bir hava estirildi. Bana göre bunda da başarı sağladılar.
Şöyle ki
Dün Sabah saat 07.30’da Büyükşehir Belediyesi binasına giren KOM ekipleri, Genel Sekreter Yardımcısı Serkan T., İmar Şube Müdür Vekili Tuncay K. ve bir memuru gözaltına aldı. Bu üç isimle başlayan yeni operasyon dalgası, uzun süredir kamuoyunda dillendirilen iddiaların artık ciddi bir soruşturmaya dönüştüğünün göstergesi gibi algı yaratılmak istense de KOM baskınının hikâyesi bambaşka.
Konuyu biliyorum.
Ve sadece şunu belirtmek isterim: Bir kişinin bireysel hatası sonucu belediyeye KOM baskını yapıldı. Durum böyle olsa da, soruşturma süreci sadece bir adli soruşturma değil; içinde siyaseti, yargıyı töhmet altında bırakacak, bürokrasiyi, vicdanı ve toplumu barındıran çok katmanlı bir hikâyeye dönüştü.
MUHİTTİN BÖCEK TAHLİYE EDİLMELİDİR
Bir diğer önemli konu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in cezaevindeki durumu.
Çok ağır bir COVID-19 süreci geçiren Böcek, bugün hâlâ sağlık sorunları yaşamaya devam ediyor. Başkan Böcek, cezaevi koşullarının sağlığını olumsuz etkilediğini defalarca dile getirdi. Bu, artık sadece hukuki değil, insani bir mesele.
Kronik hastalığı olan bir insanın tedavi hakkı ister AKP’li, ister CHP’li ya da başka dünya görüşüne sahip olsun fark etmeksizin devlet güvencesindedir. Ayrıca, siyasi kimliğinden bağımsız olarak, bu mesele insanlığın vicdan testidir.
BU SÜREÇ SİYASİ Mİ, HUKUKİ Mİ?
Bana göre içinde siyasi olgu var.
Şöyle ki
Her gözaltı sonrası yeniden sorulan o klasik soru yine karşımızda: “Bu operasyon siyasi mi?”
Türkiye gibi, büyükşehir belediyelerinin sadece hizmet değil aynı zamanda siyasi temsil alanı olduğu bir ülkede, atılan her adımın siyasi bir gölgesi olması kaçınılmazdır.
Bu noktada yapılması gereken; süreci ne siyasete malzeme etmek, ne de hukuki gerçeklikleri görmezden gelmektir. Adaletin tecelli etmesi kadar, kamuoyunun sağlıklı bilgi alması ve vicdanın da gözetilmesi elzemdir.
Vatan haini, bölücü teröristler sağlık sorunu bahane edilerek teker teker salınırken; Muhittin Böcek gibi ülkesine âşık bir Yörük evladının mapus damında tutulması, akıllarda soru işaretleri bırakıyor.
Kimse, Böcek yargılanmasın demiyor.
Kimse, Böcek’e imtiyaz tanınsın da demiyor.
Yargılansın ama bazı gerçeklerin de göz önünde bulundurulması gerekmiyor mu?
Çünkü ortada ciddi bir sağlık sorunu var.
Mesela
Ev hapsi sistemi neden uygulanmıyor?
VELHASIL KELAM…
- Öncelikle ciddi sağlık sorunları yaşayan Antalya büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in acil olarak ya tahliye edilmeli ya da ev hapsi uygulanması gerektiğine inanıyorum.
-Antalya’da yaşanan bu operasyonlar, sadece bir belediye meselesi değil; aynı zamanda Türkiye’de adalet, siyaset ve insan haklarının nasıl iç içe geçtiğine dair önemli bir göstergedir.
Halkın yüce TÜRK yargısına güveninin sarsılmaması, hukukun üstünlüğünün korunması gerekiyor.
-“Hepimiz için hukuk, siyasetten ayrı tutulması gereken kutsal bir zemindir.”
Yanılıyor muyum?