CHP’de herkesin kavga ettiğini sananlara cevap gibi bir sohbet yaptım…
18 Ekim’de gerçekleşecek CHP Antalya İl Kongresi öncesi, il başkanlığı adaylığıyla adı geçen, Antalya’da üst düzey yöneticilik yapmış önemli bir isimle konuşma fırsatı buldum.
Sohbetimiz adeta röportaj tadındaydı; ancak kendisi isim vermemi istemedi.
Yine de söyledikleri, partide hâlâ sağduyulu bir yaklaşımın var olduğunu gösteriyordu.
İlk sözü şuydu:
“Ben aday değilim, aday olacaklara destek veririm. Ancak Antalya büyük bir şehir. Burada siyaset yapmak kolay değil; sürdürmek daha da zor. Şimdi birkaç ilçemiz kaldı, asıl hedefimiz İl Başkanlığı. Adım geçiyor, bunu görüyorum, okuyorum ama niyetim yok. Sadece genel merkezimiz ‘sen olacaksın’ derse bunu değerlendiririm. Onun haricinde aday değilim. Partimizin iyi yerlere gelmesini istiyorum. Partim bana çocukluğumdan itibaren güzel imkânlar sundu, her göreve getirdi. Şimdi birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.”
Eski yönetici, sözlerini iktidar ve ekonomi üzerinden açtı:
“AKP’nin vasfını biliyorsunuz. CHP’yi bölme planlarını biliyorsunuz. Buna parti içi çekişmeleri eklersek, partimize zarar veririz. Adaylarımızın hepsi bu işi yapabilecek kapasiteye sahip. Bizlere düşen, partimize sahip çıkmak. Delegelerimiz kimi seçiyorsa etsin, seçtiği il başkanının arkasında durmak gerekiyor. Genel Başkanımız 60’ın üzerinde miting yaptı; yaz aylarında İç Anadolu’da, geçtiğimiz dönemde CHP’nin miting yapamadığı illerde halk alanları doldurdu. Ankara’da milyonlar Tandoğan Meydanı’nı doldurdu. Tünelin ışığı gözükmüşken, parti içi kavgaları bir kenara bırakmak gerekir.”
Sohbetin en kritik kısmı ise şu vurguydu:
“Şimdi kavga zamanı değil. Birbirimizin ayağına takılma değil, birbirimize omuz verme zamanı. Ben CHP’de görevler aldım; İl Başkanı olsam da yaparım. Ama bugün şartlar farklı. Parti içi kavgaların olmaması için herkes fedakârlık yapmalı. Kim kazanırsa arkasında durmalı, salonunda elini kaldırmalı. Parti’nin emrinde olduğum bilinmeli. Türk milletinin bizden beklentisi büyük. Ekonomi çok kötü, çalışanların, memurların, işçilerin durumu ortada. Artık önümüze bakıp partimizi iktidara nasıl getireceğimizi düşünmeliyiz.”
Bir diğer önemli nokta, tutuklu belediye başkanları ve meclis üyeleri üzerineydi:
“Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu, diğer 16 belediye başkanımız, başkan yardımcılarımız, bürokratlarımız ve belediye meclis üyelerimiz dahil hepsi tutuklu. Adalet bekleniyor. Lüksümüz yok, kavga yapacak zamanımız yok. Önce herkes safına geçsin, omuz omuza yürüyelim. Sonra tartışırız, dövüşürüz, kim iyi yapar kiminle yarışırız. Ama şimdi zaman o değil.”
Sohbetin sonunda ise yine aynı noktaya döndü:
“Birlikte hareket edersek, partimiz hem Antalya’da hem de ülke genelinde başarılı olur. Fedakârlık yapmalı, partimizin arkasında durmalıyız. Şimdi birbirimize destek olma ve omuz omuza yürüme zamanı.”
Vehhasıl kelam…
CHP’de hâlâ sağduyu sahibi siyasetçilerin olduğunu duyunca şaşırdım.
İçimden dedim ki, demek ki CHP’de sağduyulu isimler varmış.