Pazar günü yapılan üçlü toplantı, Pazartesi Mansur Yavaş'ın ön seçime girmeyeceğini açıklaması, dün de CHP'de Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ön seçim tarihinin belirlenmesi.
Bunların üstüne, Ankara Cumhuriyet Savcılığının CHP Kurultayı ile ilgili soruşturma açması.
Soruşturmadan başlayalım.
Tam bir, ‘patron bütün tuşlara birden bastı’ durumu.
AKP hükümranlığı artık akl-ı selimden iyiden iyiye uzaklaşmış görünüyor.
Belediyeleri her anlamda sıkıştırma, basına yönelik baskılar, oturduğu koltukta kalmak için hukuku yok ederek devamını sağlama çabası ayyuka çıkmışken, CHP Kurultayını yargıya taşımanın makul hiçbir açıklaması yok.
Amaç CHP’yi itibarsızlaştırmak ise, bu artık işlemiyor. Hadi Saray sokaktan uzak. AKP kurmayları da mı bunu görmüyor?
Gelelim Cumhurbaşkanı adaylığı ve ön seçime.
Aslında ön seçimin Ekrem İmamoğlu adaylığının meşru zemini olacağı düşüncesi kamuoyunda hakimken, Mansur Yavaş'ın ön seçime girmeme kararı, ön seçim için 'kadük'mü olacak sorusunu akıllara getiriyor. Çünkü artık Ekrem İmamoğlu tek aday olarak ön seçime girecek gibi görünüyor. Mutlaka başka adaylar da çıkacaktır. Örneğin Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal. Ancak çok iyi biliniyor ki, bu adaylıkların bir anlamı olmayacak ve ‘tavşan aday’dan öteye gidemeyecek. Ekrem İmamoğlu ön seçime katılanların tamamına yakının oyunu alarak CHP’nin resmi adayı olacak.
Diğer taraftan Mansur Yavaş da, sadece “ön seçime katılmayacağım” dedi. Henüz “Cumhurbaşkanı adayı değilim” demedi. Bu noktada, Hasan Subaşı’nın önerisi devreye giriyor.
Hasan Subaşı’nın önerisi demişken, Mansur Yavaş’ın öneriyi masaya getirmesi ve önerinin kamuoyunda geniş yankı bularak tartışılması, aslında Mansur Yavaş’ın adaylığı konusundaki güçlü mutabakatı göstermesi açısından çok anlamlı. Mansur Yavaş bu tartışma ile CHP’nin ‘sessiz gücü’ olduğunu gösterdi. Sonrasındaki “partimin kararlarına saygılıyım” tavrı ile de yine CHP’nin sağduyusunu temsil ettiğini ortaya koydu. Bu kadar yaşamsal ve kritik bir evrede CHP’nin bu sağduyuya çok ihtiyacı olacak.
Sürece bütünlüklü olarak baktığımızda, Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı adaylığı için ön seçim diyerek başlattığı kaotik durumu, Mansur Yavaş sağduyulu davranarak sonlandırdı da denebilir.
Mansur Yavaş’ın son iki gündeki tavrı ona çok büyük bir artı kazandırdı ve gerek CHP içerisindeki gerekse kamuoyundaki desteğini Ekrem İmamoğlu’na eş değer konuma getirdi. Bu konum, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlanana kadar, Yavaş’ı denklemin içindeki en büyük parça olarak tutmaya devam edecek.
Yazıyı yine Mansur Yavaş’ın “o gün gelsin bakalım” cümlesinin halk dilindeki yansıması ile bitirelim.
“Gün ola, harman ola!”
