Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan, KONYSİAD’ta bir buçuk yıllık “karnesini” kapı gibi ortaya koydu. İtirafı dikkat çekici: “Sadece imza atıyordum, zaman ayıramıyordum.”
Peki, bir buçuk yılda Konyaaltı’na hangi büyük yatırım ya da gerçekten elle tutulur hizmet kazandırıldı? Park ve bahçe düzenlemeleri sayılmaz; onlar kolay, fotoğraflık işler. Gerçekten fark yaratacak, vatandaşın cebine, sokağına, altyapısına dokunan ne yapıldı?
Kotan’ın çözümü ise rahat: Sorunu Büyükşehir’e, ASAT’a fatura etmek. “ASAT beceremedi, ihale bize kaldı” diyor; “Kazı onların işi, biz düzeltiyoruz” diyor. Kolay iş bu: vur Büyükşehir’e, vur ASAT’a, sonuçta Muhittin Böcek içeride, kimse rahatsız olmaz. Yönetim mi? Sorumluluk mu? Yok. Var olan tek şey, koltuğa yaslanıp imzadan kaçış stratejisi.
Dahası, Kotan’ın “ne kadar az imza atarsanız o kadar iyi” lafları adeta bir belediye başkanının itirafnamesi. Belediye yönetimi imza atmak değildir; denetim yapmak, inisiyatif kullanmak ve sahaya inmediğin yerlerde sorumluluk almak demektir. Siz “imzadan korkuyorum” derseniz, altyapı çöker, yollar bozulur, vatandaş mağdur olur ama başkanınız masasında “masum imzalar” peşinde övünür.
Siyasi bir başka katman da var: Kotan’ın mazeretleri ve pasifliği, CHP’li bir başkan imajını zedeliyor; sanki AKP’ye de göz kırpıyor. Siyasi hesap mı, imaj mı korunuyor? Net olan bir şey var: Konyaaltı’nın işi, siyasi ince hesaba bırakılmayacak kadar ciddi. Halk fotoğraf beklemiyor; hizmet istiyor.
Büyükşehir’i, ASAT’ı eleştirmek haktır, ama eleştiri görev yapmamanın örtüsü olamaz. “Ben sürekli imza atmıyorum” kisvesi altında sorumluluktan kaçan bir başkanın yaptığı tek şey, hizmeti geciktirmek ve halkın parasını riske atmaktır. Konyaaltı halkı sormaya devam etmeli: Bu bir buçuk yılda gerçekten ne kazandık? Kaç hizmet başladığı gibi bitirildi; kaç proje vatandaşa ulaşmadı?
Demem o ki ; Yönetim, fotoğraf çekilmek ve imzadan kaçmak değildir. Eğer bir belediye başkanı işi Büyükşehir’e, bürokrasiğe ve bahanelere havale ediyorsa; eğer “imza atmaktan korkuyorum” diyorsa, o unvanı taşımaya hakkı yoktur. Konyaaltı’na hizmet gelecekse, önce başkan sorumluluğu taşıyacak, yoksa her seçim döneminde aynı ezber, aynı sözler ve aynı eksik işler tekrarlanacak.
Velhasıl kelam:
Konyaaltı’nın beklediği şey bahane değil, hizmet; korku değil, cesaret; koltuğu koruma çabası değil, sorumluluk üstlenme iradesidir. İmzasından çekinen başkanla değil, görevini sahiplenen yönetimle bu ilçe nefes alır, ilerler ve hak ettiği hizmeti görür.
