Kundu-Kemerağzı sahilde, denize sıfır; AKP’li eski Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin döneminde tam 10 yıl boyunca yasaya aykırı şekilde demir konstrüksiyon işyerleri açıldı, ruhsatlar verildi, imara aykırı kaçak yapılar inşa edildi. Tüm bunlar belgeli, aleni ve herkesin gözleri önünde oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Antalya Valiliği, mülkiye müfettişleri olaya dâhil oldular. Aksu Belediyesi'de sahili işgal eden yapıları yıktı. Ancak ne hikmetse bugüne dek sorumlular hakkında ne bir soruşturma açıldı, ne de yargı harekete geçti.
Neden?
Çünkü o dönem iktidar partisinin belediye başkanıydı.
Siyasi iktidarın çizdiği çerçevenin dışına çıkmadığı sürece tüm usulsüzlüklerin örtülüp halının altına süpürüldüğü iddia edildi.
"Halil Başkan yapar, sorgulanmaz" anlayışı Aksu'da vücut bulmuş haliydi adeta.
Şimdi dönelim bugüne.
Varsayalım ki bu yasa dışı yapılaşma, ruhsatsız işletmeler, kaçak dükkânlar CHP’li İsa Yıldırım döneminde yapılmış olsaydı… Hatta ruhsatlar verilmiş olsaydı
Ne olurdu?
Sabah 06.00'da belediyeye baskın yapılırdı.
Medyada günlerce “yolsuzluk zinciri” manşetleri dönerdi.
Savcılar jet hızıyla soruşturma başlatır, İçişleri Bakanlığı müfettiş üstüne müfettiş gönderirdi.
Hatta belki de seçilmiş başkan görevden alınırdı.
İşte tam da burada sormamız gereken soru şu:
Aynı yasalar neden farklı belediye başkanları için farklı çalışıyor?
Hukuk, kimin ve hangi partiden belediye başkanı olduğuna göre mi işlemeli?
Bu ülkede hukuk herkese eşit değilse, adalet yalnızca siyasi güce göre şekilleniyorsa, orada artık demokrasiden söz edilemez.
Bugün Aksu halkının ve kamuoyunun talebi çok net:
Geçmişte yapılan tüm usulsüzlükler açıklığa kavuşturulsun.
Velhasıl kelam:
Halil Şahin döneminde Kundu-Kemerağzı bölgesinde usulsüz bir şekilde ruhsat verilen, kaçak demir konstrüksiyon yapılar ve yıkılan iş yerlerine göz yuman kişiler hakkında yasal süreç başlatıldı mı? Bilmiyoruz.
Ve oraya hatırı sayılır yatırım yapan insanların mağduriyetinin hesabını kim verecek?
.