CHP’li Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan, geçtiğimiz günlerde Kanal V’de katıldığı bir canlı yayında, belediyede yaşanan kadrolu işçi çıkarımlarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulunurken işçilere verilemeyen maaşları konuşmak yerine eski Başkan Semih Esen dönemini suçladı…
Cem Kotan’ın ifadeleri, Sayıştay raporlarına dayanan hukuki zorunluluklara dikkat çekiyor. Ancak bu sürecin kamu vicdanında yarattığı rahatsızlık, yalnızca hukuki açıklamalarla giderilebilecek gibi de görünmüyor.
Kotan, “Bu sorunu ben yaratmadım ama çözmekle mükellefim” diyerek kendini sürecin dışında tutmaya çalışsa da, bugün yaşanan mağduriyetin siyasi ve yönetsel bir geçmişi olduğu ortada. Belediye başkanlığı görevi yalnızca icraat değil, aynı zamanda geçmişin muhasebesini de üstlenmeyi gerektirir. Belediyenin tam karşısına direniş çadırı kuran işinden edilmiş onlarca işçi, bu sürecin en büyük mağdurları olarak ortada dururken, “iki mağdurdan biri de benim” demek, ne kadar gerçekçi?
Sayıştay raporları, usulsüzlükleri belgeleyebilir. Ama esas mesele, bu madem usulsüzlüklerin neden önceden önlenemediğidir. Kotan’ın iddiasına göre, 2023 yılında belediyeye bir anda 500 kişi alınmış, kadroya geçirilen 67 kişinin işlemlerinde yasal değilmiş.
Peki, bu kadar personel artışı yaşanırken neden kimse dur demedi?
Peki, çok yakın olduğu dönemin belediye başkanı Semih Esen’i neden uyarmadı?
Kotan, “Aday gösterildikten sonra 60 kişi daha alındı” iddiasını ortaya atarak sürecin siyasi boyutuna da dikkat çekiyor.
Eğer bu alımlar yasal değilse, neden bu konuda başkan seçildikten sonra zamanında kamuoyunu açıklamada bulunmadı da şimdi konuşuyor?
Hatta
Belediye başkanlığı adaylığı sürecinde bu bilgiyi neden kamuya açıklanmadı? Sessizlik, sonradan yapılan açıklamalardan çok daha fazla soru işaretleri yaratıyor..
Bir başka çarpıcı detay ise işçilerin “Kod 26” ile işten çıkarılması.
Kotan, işten çıkarma gerekçesinin aslında idari bir zorunluluk olduğunu söylüyor; zira toplu sözleşmeye göre başka bir şekilde çıkarılmaları mümkün değilmiş. Ancak kamuoyunda “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık” gibi ağır bir anlam taşıyan Kod 26 ile işçilerin sistem dışına itilmesi, ileride başka kurumlardan iş bulmalarını da neredeyse imkânsız hale getiriyor mu? Bu, yasal bir zorunluluk gibi gösterilse de, insani açıdan kabul edilmesi güç durum değil mi?
Özellikle dikkat çeken bir diğer husus, önceki belediye başkanıyla yaşanan iletişimsizlik. Kotan, “Telefonlarıma çıkmadı, ancak mazbata tesliminde görüştük” diyor. Bir belediye başkanı, hem de kendi partilisi selefiyle (Semih Esen) böylesine önemli bir konuda iletişim kuramıyorsa, bu da siyasi etik açısından sorgulanması gereken bir durumdur.
Seçim döneminde atılan adımların şimdi açıklanmaya çalışılması, kamuoyunda geç kalınmış bir itiraf havası yaratıyor
Velhasıl kelam……………….
Bir yıl geldi geçti.
Unutulmamalı ki yerel yönetimlerde güven çok hızlı aşınır ve geri kazanmak daha zordur. Cem Kotan, söylem değil icraat üreterek gündeme gelmeli. uzlaşma diliyle ilerlemeli. Aksi hâlde ikinci yıl, ilkinden daha zor geçebilir.
Daha önceki yazılarımda belirtiğim gibi Konyaaltı sakinleri Muhittin Böcek’i mumla arıyor.
Konyaaltı’na Böcek gibi çalışacak, Böcek gibi başkan ve ekip lazım….
Unutulmaya yüz tutan olayı Cem Kotan bilerek ya da bilmeyerek yarayı kaşıyarak derinleştiriyor….
Yanılıyor muyum?