Bu sofrada herkes tok görünür ama kimse doymamıştır…
Neden mi bahsediyorum?
2 Ocak 2026’da başlayacak Antalya Esnaf Odaları seçimlerine bakınca tablo ortada:
Herkes “ben kazandım” havasında!
Mevcut başkanlar rahat: “Biz zaten alırız” modunda.
Yeni adaylar ise “Esnaf değişim istiyor” diyerek kendi zaferlerini çoktan ilan etmiş durumda.
Yıllardır esnaf odalarını yakından takip ederim.
Sahaya şöyle bir bakıyorum: herkes tok, herkes mutlu, herkes kendinden emin.
Ama inanın bana, bu sofrada herkes aynı anda kazanamaz.
Birilerinin tabağı mutlaka boş kalacak!
Ve işte asıl mesele şu:
Esnaf odası seçimi sandıkta değil, çarşıda kazanılır.
Kahvede, tamircinin tezgâhında, manavın önünde…
Esnafın nabzını tutmadan, sabah siftahını görmeden, “hayırlı işler” demeden bu iş olmaz.
Bu bir siyaset yarışı değildir;
Burada sadece para , itibar öne çıkar.
Oysa Esnaf, nemelazımcı gibi görünse de sabırla izler;
Kim gerçekten onun için mücadele ediyor, kim sadece seçim zamanı hatırlıyor not eder. Sandık önüne geldiğinde notunu verir
Bir de AESOB hesabı var.
Hem de öyle bir hesap ki…
Tablo, dışarıdan göründüğünden çok daha karışık.
Bugün Adlıhan Dere ile kol kola görünenler, perde arkasında bambaşka hesaplar peşinde.
“Benim ekibim” diyenler, kulislerde kapı arkası anlaşmalar yapıyor.
Kazan-kazan oyunları dönüyor.
Tıpkı kazı-kazan gibi; kazıdıkça yeni oyunlar çıkıyor ortaya.
Sofrada başka, kuliste başka…
Demem o ki;
bu kurtlar sofrasında dosdoğruluk unutulmuş,
samimiyetten çok çıkar ilişkileri belirleyici olmuş.
Gözle görünenlerle sahadaki gerçekler birbirini tutmuyor.
Velhasıl kelam…
Bu sofrada herkes “ben kazandım” diyebilir.
Ama esnaf sandığı kimsenin gözünün yaşına bakmaz.
Bu seçimin kaybedeni yok gibi görünür de lakin kimin kimle iş tuttuğunu da herkes çok iyi biliyor.

