Her şey, Gökhan Böcek’in özel hayatı, ailevi ticaret işleri ve bazı ilişkileri nedeniyle Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in tutuklanmasıyla başladı. Oğul Böcek’in tutuklanmasıyla birlikte süreç iyice büyüdü, çığ gibi yuvarlanarak büyüyen operasyonların ardı arkası kesilmez oldu. Antalya’da artık günler birbirine benzemiyor.
Her sabah aynı telaş: İlk işimiz haber sitelerine, sosyal medyaya bakmak. “Bugün kimlere operasyon var? Kimler gözaltına alındı? Hangi kuruma kayyum atandı?” Bir şehrin gündemi böyle mi olmalı? Ama oluyor işte.
İnsanın ruh hâlini anlatmak zor. Kime inanacağımızı şaşırdık. Bir yanda kulis bilgileri, bir yanda iddialar… “Gizlilik kararı var” deniliyor ama belgeler sanki görünmez bir el tarafından anında basına servis ediliyor. Ortalık tam anlamıyla sis duman içinde.
Birkaç gün önce Antalya Emniyet Müdürü İlker Arslan görevden alınıp tutuklandı. Daha dün, AKP İl Başkanlığı’na damga vurmuş bir avukatın ifadeye çağrıldığı duyuldu. Bunun şaşkınlığı geçmeden bu sabah erken saatlerde, AKP’ye yakınlığıyla bilinen iş insanlarının şirketlerine el konuldu, kayyum atandı, 20 kişi hakkında gözaltı kararı çıktığını öğrendik.
Bitmedi: Kentte yayın yapan bir televizyon kanalının sahibi ve eşi gözaltına alındı, kanala kayyum atandı. Bu gelişme sadece siyaset ve ticaret dünyasını değil, medyayı da sarstı.
Sonra bir başka flaş gelişme: Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında, KOM ekipleri belediyenin üç önemli daire başkanlıkları Emlak İstimlak, İmar ve Kent Estetiği gibi daire başkanlıklarında arama yaptı.
Şimdi herkes aynı soruyu soruyor: Bu işin ucu nereye varacak? Daha kimlerin kapısı çalınacak? Şimdilik kimse kestiremiyor.
Bir gariplik de şu: Gizlilik kararı olmasına rağmen her gelişme dakika dakika basına düşüyor. Bu bilgilerin kaynağı kim? Kim, ne için servis ediyor? Bu da işin başka bir muamması. Sis dağılınca belki bunların da cevabı ortaya çıkacak.
Ama görünen o ki, özellikle Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik haberler kurumun işleyişini altüst etmiş durumda. En küçük memurdan en tepedeki yöneticiye kadar herkesin üzerinde bir tedirginlik var. “Acaba sırada ben mi varım?” psikolojisiyle iş yürür mü?
Antalya artık turizmiyle, kültürüyle, projeleriyle değil; operasyon haberleriyle anılıyor. Bu tablo sadece siyaseti değil, kentin ekonomisini, yatırımını, hatta sokaktaki vatandaşın huzurunu bile gölgeliyor.
Velhasıl kelam…
Operasyonların yönü başka taraflara evrilirse hiç de sürpriz olmaz.
