Gerçekten yuh yuh!..
Nasıl bir süreçten geçiyoruz, akıl sır ermez hale geldi.
Şöyle ki
Sahtekarlar, üçkâğıtçılar, “salatanacılar” kol geziyor. Milletin kanını emen kansızlar, devletin ve halkın cebine göz dikmiş. İftiracılar baş tacı edilmiş; alın teriyle, namusuyla ekmek parasının peşinde koşanlar ise hor görülüyor.
Yuh yuh!..
Kirasını zor ödeyen, çoluğuna çocuğuna helal lokma yetiştirmeye çalışan insanlar hayat mücadelesi verirken; birileri ekranlarda, dizilerde gördüğü “kolay para” hayaline kapılmış. İş bilmezler, emeğin değerini hiçe sayanlar çoğalmış.
Yuh yuh!..
Sokaklarda, sosyal medyada, hatta üniversitelerde bile bu yozlaşmanın izleri var artık. Gençler “suç makinasına” dönüştürülüyor. Bir kısmı çetelerin eline düşüyor, bir kısmı da barınacak yer, yiyecek yemek bulamıyor.
Öğrencilerimiz temel insani ihtiyaçlara ulaşmakta zorlanırken; bir avuç sahte kahraman, yalan ve soygun düzeninden beslenmeye devam ediyor.
Yuh yuh!..
Türk devletinden maaş alan, kırmızı plakalı araçlara binip değerlerimize saldıran, bölücü terör örgütüne destek veren hainlere de yuh yuh!
Yuh yuh!..
Türk polisine düşmanlık pompalayanlara; TBMM’de Başbuğ Atatürk’e hakaret edenlere; devlet kaynaklarından geçinen, cebinde Türk pasaportu taşıyıp meydanlarda “Karabağ’ı tekrar alacağız” diye nutuk atan sözde vekillere de yuh yuh!
Yuh yuh!..
İtirafcı özünde…
İftiracılara da yuh yuh!
Yuh yuh!..
Emekli perişan, çalışan yorgun, asgari ücretli çaresiz.
Ama kimse duymuyor, kimse görmüyor.
Çünkü düzen, susanı seviyor.
Çünkü düzen, yalanı ödüllendiriyor.
Yuh yuh!..
Yalanın, sahtekârlığın, iftiranın baş tacı edildiği; emeğin, dürüstlüğün, alın terinin küçümsendiği bu düzene yuh yuh!
Velhasıl kelam…
Yaşananlara, yaşatanlara, devleti soyup milleti soyanlara, üçkâğıtla köşe dönenlere, adaleti unutanlara, vicdanını satanlara…
Yuh yuh!..