Vehbi Kaya

Tarih: 21.07.2025 09:00

ANET’TE YAŞANANLAR NEYİ GÖSTERİYOR?

Facebook Twitter Linked-in

Antalya’nın gündeminde bu hafta yine belediye var. Ama bu kez tartışmanın odağında teleferik, ulaşım, ya da imar değil; ete dair bir mesele var gazeteci dostum Ali Taş "ta bu konuyu köşesine taşmıştı.Taş'ın yazısının altında imza atığımı belirteyim.
Dönelim konumuza...

Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin iştiraki olan ANET’in yöneticilerinin, kendi özel şirketlerinden Halk Et mağazalarına et tedarik ettiği bilgisi kamuoyuna yansıdı. Bu bilgi, kısa sürede tartışmaları beraberinde getirdi. Kimileri bunun bir etik ihlali olduğunu savundu, kimileri ise bu adımı halkı mağdur etmemek için atılmış bir zorunluluk olarak değerlendirdi.
Şunu baştan belirteyim,  Yapılan eylem etik değildir. Bunu bir kenara koyalım dursun! 
Lakin
Etik olmadığı eminim ki Nuri Cengiz ve  Rüştü Peker'de kabul ediyordur.. 
Peki,l işin aslı ne?..

Bu ikili  ANET'e   yönetimi devraldıklarında  kaza yaşanmış,  şirketin Genel Müdürü cezaevinde olması nedeniyle  şirket  kriz yaşiyordu. 
Şöyle ki

Hatırlayalım... 
12 Nisan 2024’te yaşanan teleferik kazası sonrası ANET’in en büyük gelir kaynağı durdu. Bu durum şirketin mali yapısını doğrudan etkiledi. Öyle ki, tedarikçilere ödeme yapılamadı, Halk Et raflarında ürünler azaldı. Ucuz ve sağlıklı ete ulaşmaya çalışan binlerce vatandaş için bu, sadece rafların değil umutların da boşalması anlamına geliyordu.

Tam bu dönemde, ANET yöneticileri kendi şirketlerinden et temin ederek rafları doldurdu. Piyasa fiyatının  15-20  lira altında yapılan bu satışlarla hem tedarik sorunu aşılmaya çalışıldı hem de Halk Et’in işlevi sürdürüldü.

Etik mi, değil mi?

Başta da bellirtiğim gibi elbette bu işlem, kamu görevi yürüten isimlerin kendi özel şirketleriyle ticari ilişki kurması bakımından “etik sınırda” bir durumdur. Ancak burada önemli olan niyettir. Ortada kamuyu zarara uğratacak bir süreç yok. Tam tersine, piyasadan ucuza alınan ürünlerle kamu faydası gözetilmiş.

Toplam alım, genel tedarikin yalnızca %3’ü. Yani sistemin geneli bu ilişkiden beslenmiyor. Ancak küçük de olsa böyle bir kararın şeffaflıkla kamuoyuna duyurulmaması, etik tartışmaların zeminini hazırlamış durumda.

Sonuç olarak, bu olay ne büyük bir yolsuzluk dosyasıdır, ne de tamamen görmezden gelinecek masum bir detay. Asıl mesele; kamu yöneticilerinin kriz anlarında nasıl refleks verdiğidir.

Etik hassasiyet, kamu görevinin olmazsa olmazıdır. Ama kamu hizmetini kesintiye uğratmadan çözüm üretebilmek de aynı derecede önemlidir. ANET yöneticilerinin attığı adım, bu iki denge arasında verilmiş bir karardır.

Kamu hizmeti yürütülürken şeffaflık elden bırakılmamalı. Her kriz, hem hesap verebilirliğin hem de sorumluluğun test alanıdır.

Velhasıl kelam.. 
Vatandaşın ucuz ete ulaşması bir tercihten öte, sosyal bir zorunluluktur. Bu hizmetin sürdürülebilirliği, tüm etik tartışmaların ötesinde, kamu yararına hizmet eden bir çabadır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —