Vehbi Kaya

Tarih: 18.08.2025 07:45

Antalya’daki Operasyonlar ve Büyükşehir

Facebook Twitter Linked-in

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, oğlunun ticari faaliyetleri nedeniyle hedef tahtasına konuldu. Yetmedi, bir sabah operasyonuyla gözaltına alındı ve Döşemealtı yüksek güvenliklli Cezaevi’ne gönderildi. 

İddialara göre, oğlunun işlerinde babasının nüfuzunu kullanarak bazı yasadışı girişimlerde bulunduğu ve ardından çetelerin devreye girdiği öne sürüldü. Ancak tüm bu gelişmeler, kamuoyunda doğrudan Başkan Böcek’e yapılmış bir operasyon algısı yarattı.

Oysa ortada Böcek’in suçlandığı konularla ilgili somut bir belge ya da kanıt bulunmuyor. Buna rağmen gazetelerde sıkça “Antalya Büyükşehir’e operasyon, şu kadar gözaltı, bu kadar tutuklama” manşetleri yer alıyor. İlginç olan, operasyonlarda adı geçen birçok kişi daha önce saygın ve güvenilir insanlar olarak tanınıyordu. Hakkında işlem yapılınca bir anda suçlu ilan edildiler.

Yaşadığım bir olayı anlatayım: Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan bir operasyonda, “Protokol Müdürü gözaltına alındı” haberi servis edildi. Ben de Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Songül Küçüközkaya’yı aradım. Bana, “Abi, asılsız iddialar bunlar, şu an protokol müdürümle çay içiyoruz” dedi. İşte tablo bu: Algı büyük, operasyon büyük, bilgi kirliliği had safhada.

Suç varsa ortaya çıkarılsın, delilleriyle ispat edilsin. Adalet neyi gerektiriyorsa öyle olsun; buna kimsenin itirazı olamaz. Ancak bir kişinin oğlunun veya yakınlarının yaptığı hatayı doğrudan o kişiye yüklemek doğru değil. Ceza Kanunu da “suçun şahsiliği” ilkesini net biçimde ortaya koyuyor: Herkes yalnızca kendi fiilinden sorumludur.

Ben de geçmişte bir davada hâkimin, “Size inanıyorum ama belge olmadan karar veremem” dediğine şahit oldum. Delil olmadan hüküm olmaz. Buna rağmen bugün, somut delil olmadan insanlar zan altında bırakılıyor ve bu durum adalete olan güveni ciddi şekilde zedeliyor.

Hazreti Ömer’in adaletine duyulan ihtiyaç bugün her zamankinden daha fazla. Eğer rüşvet, yolsuzluk, yetim hakkı varsa sonuna kadar gidilsin. Ama Antalya Büyükşehir özelinde algı operasyonları yapmak, siyasi hesaplarla insanları karalamak vicdanları yaralıyor.

Düşünün; Antalya sahillerinin yıllardır kimlere peşkeş çekildiği herkesin malumu. İlgili şirket yılda tam 1 milyar 100 milyon lira gelir elde ediyor, aylık sadece 13 bin lira aidat ödüyor. Oysa Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yıllık personel gideri 200 milyon. Üstelik belediye, bakım-onarım, çöp ve peyzaj gibi tüm hizmetleri sağlıyor. Buradan yılda 50 milyon lira kira alınıyor, ama ilgili firmalar milyarlar kazanıyor ve kirayı ödemiyor… Peki, bu konuda açılmış bir soruşturma var mı?

Basit bir örnek de iş insanı Ali Yılmaz: Yolsuzluk ve kara para aklama suçlarından gözaltına alınıp tutuklanmasına rağmen, Böcek ailesiyle iş birliği içinde olmadığını vurguluyor:
Yılmaz, “Muhittin Böcek ve Gökhan Böcek ile iş birliği içinde olmam hayatın olağan akışına tamamen ters. Eğer böyle bir iş birliğim olsaydı; restoranlarıma ruhsat verilememesi, akaryakıt istasyonlarımın ve bağlı ünitelerin mühürlenmesi, Altıntaş’taki otel projemin imar taleplerinin engellenmesi ve ihalelerimizin iptali gibi durumlar yaşanmazdı.”

Velhasıl kelam.. . 

lAdetin terazisi tarafsız olmalı. Suç işleyen kim olursa olsun üzerine gidilmeli. Ama masum insanlar, oğullarının veya yakınlarının ticari faaliyetleri üzerinden algı operasyonlarıyla yıpratılmamalı.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —