CHP’li dostlar…
Son günlerde sosyal medyada ve kulislerde dönen İsa Yıldırım tartışmaları, siyasetin ne kadar duygusal ve zaman zaman çifte standartlarla dolu olduğunu bir kez daha gösteriyor.
İsa Yıldırım, CHP’den istifa ederek AK Parti’ye katıldı.
Ben şahsen bu kararı tasvip etmiyorum, ama şu gerçeği de görmezden gelemem:
Yıldırım tercihini yaptı.
Ve bu tercihe saygı duymak, siyasetin en temel etik kuralıdır.
Ama mesele burada bitmiyor…
Kaç gündür İsa Yıldırım’a hakaret etmeyi kendine hak gören bazı CHP’lilere sormak lazım:
Daha dün onu Aksu Belediye Başkan adayı ilan eden siz değil miydiniz?
Seçim ofisini il başkanı, ilçe başkanı, milletvekilleriyle birlikte açan kimdi?
Sonra “adaylıktan çekil” baskısını yapan kimdi?
Üstelik…
İYİ Parti ve Demokrat Parti’den istifa edip CHP’ye geçenleri alkışlayanlar yine siz değil miydiniz?
Aynı hareketi başkası yapınca alkış, İsa Yıldırım yapınca linç…
İşte buna çifte standart denir.
Sosyal medyada estirilen hakaret ve linç furyası ise tamamen kabul edilemez.
Siyaset, fikirlerin tartışıldığı yerdir; hakaretlerin değil.
Sonuç?
Eleştiri olur, fikir olur…
kişisel saldırı, hakaret ve çifte standart asla kabul edilemez.
İster CHP’li olun, ister başka bir görüşten…
Önce etik, sonra siyaset gelir.
Velhasıl kelam…
Bu çevrelere aslında çok daha ağır cümleler kurabilirdim.
Ama kendime yakıştıramadığım için kısa kesmeyi uygun gördüm.